|
||
| SAĞLIKTA TEKELLEŞME BÜYÜYOR | ||
| Sağlıkta tekelleşme daha da büyüyecek | ||
| SAĞLIK Haberi | ||
|
||
| |
||
Sağlık Bakanlığı’nın, özel sağlık hizmeti sunabilme, hastane ve özel sağlık kuruluşu açabilme yetkisi veren lisansları açık artırma yoluyla ihale etmesine yönelik düzenleme, “sağlıkta tekelleşmeyi artıracağı” gerekçesiyle tepki çekti. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Özel Hekimlik Kolu Başkanı Dr. Güray Kılıç, ‘‘Sağlık açık artırmayla satılamaz, bu bir planlama değil piyasalaştırmadı’’ dedi. PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALACAK11 Kasım 2025 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ‘‘Sağlık Hizmetleri Lisans Yönetmeliği"ne tepkiler büyüyor. Yönetmelik ile bakanlık “planlama” adı altında özel sağlık alanında lisans alma zorunluluğu getirdi ve lisansların sabit bir ücret yerine açık artırma yoluyla ihale edileceği belirtildi. Bakanlık bu kapsamda 2026 yılına ilişkin özel hastane açılması, uzmanlık branşlarında kadro ve ilave yatak lisanslarına dair açık artırma ilanlarını yayımladı. Buna göre yapılacak ihalelerle 19 hastane, bin 260 hastane yatağı ve 2 bin 513 uzman hekim lisansı sahiplerini bulacak. TTB Özel Hekimlik Kolu Başkanı Dr. Güray Kılıç, BirGün'e yaptığı değerlendirmede düzenlemenin geçmişinin 2008 yılına dayandığını ve yıllar içinde “kadro” kavramının fiilen alınıp satılan bir mala dönüştüğünü söyledi. Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla birlikte özel sağlık alanının büyük bir pazara açıldığını vurgulayan Kılıç, “Bu süreçte ciddi teşvikler verildi, kamu kaynakları özel sektöre aktarıldı ancak bütünlüklü bir sağlık planlaması yapılmadı. Kontrolsüz büyümenin ardından bakanlık bu alanı kontrol altına alma arayışına girdi” dedi. 2008 yılından sonra özel sağlık alanında “kadro” kavramının ortaya çıktığını anımsatan Kılıç “2008 yılından bu yana yaşananlar, bugün sağlık hizmetlerinin lisans adı altında açık artırmayla satılmasının zeminini oluşturmuştur. 2002 yılında Sağlıkta Dönüşüm Programı ile özel sağlık alanı geniş bir pazara açıldı. Bu süreçte ciddi teşvikler verildi, Sosyal Güvenlik Kurumu aracılığıyla kamu kaynakları özel sektöre aktarıldı, sektör büyüdü ve sağlık hizmetlerinin nasıl düzenleneceğine ilişkin bütünlüklü bir planlama yapılmadı. Böyle olunca herkes özellikle Anadolu’da ve büyük şehirlerde çok sayıda özel hastane açıldı. İstanbul başta olmak üzere ülkenin birçok yerinde özel sağlık kuruluşları hızla çoğaldı. Bir süre sonra bu büyümenin kontrolsüz olduğu fark edildi ve devletin, daha doğrusu Sağlık Bakanlığı’nın bu alanı kontrol altına alma arayışı başladı’’ dedi. FİİLEN BİR KADRO PAZARI OLUŞTURULDUBu noktada ‘kadro’ kavramının devreye sokulduğunu söyleyen Kılıç ‘‘Başlangıçta bir düzenleme aracı olan kadrolar zamanla ekonomik değeri olan, alınıp satılan bir unsura dönüştü. Yeterli hekim bulamayan hastaneler kadrolarını başka illerdeki girişimcilere devretmeye başladı. Böylece fiilen bir ‘kadro pazarı’ oluştu" diye konuştu. Düzenlemenin “planlama” kavramıyla meşrulaştırılmaya çalışıldığını söyleyen Kılıç, gerçek bir sağlık planlamasının nüfus yapısı, hastalık yükü, bölgesel ihtiyaçlar ve sağlık insan gücü gibi bilimsel veriler temelinde yapılması gerektiğini vurguladı. “Bugün gelinen noktada sağlık hizmeti sunma hakkı açık artırmayla satılmak isteniyor” diyen Kılıç, bunun küçük ve orta ölçekli sağlık kuruluşlarını sistem dışına itecek, zincir hastaneleri ve büyük sermaye gruplarını daha da güçlendirecek bir adım olduğunu belirtti. Kılıç, şöyle devam etti: ‘‘Uygulamada planlama, özel sektörün ihtiyaçlarına göre şekillendirildi. Planlama süreçlerine özel sektör temsilcileri dahil edilirken, Türk Tabipleri Birliği ve diğer emek-meslek örgütleri dışlandı. Bugün gelinen noktada, sağlık hizmeti sunma hakkı açık artırma yoluyla satılmak isteniyor. Bu, yıllardır fiilen var olan kadro pazarının artık açık ve yasal hale getirilmesidir. Açık artırma yöntemi, sağlık alanını bütünüyle 'parası olanın girebildiği' bir piyasaya dönüştürecektir. Bu durum, küçük ve orta ölçekli sağlık kuruluşlarının sistem dışına itilmesi, büyük sermaye gruplarının daha da güçlenmesi anlamına gelmektedir. Bu düzenleme hekimlerin mesleki bağımsızlığını da ciddi biçimde zedeleyecektir. Bu durum tekellerin, zincir hastanelerin işine yarayacak. Parayı veren düdüğü çalacak. Bu düzenleme hekimlerin mesleki bağımsızlığını da zedeliyor. Hekimler bağımsız çalışabilecekleri yapılar yerine büyük sermaye gruplarına ait işletmelerde ücretli çalışanlara dönüşüyor. Yapılan şey planlama değil; sağlık hizmetlerini ticari bir mala dönüştüren, tekelleşmeyi derinleştiren bir piyasa düzenlemesidir.’’ ÖZEL HASTANELER BÜYÜDÜÜlke genelinde bin 555 hastanenin 572’si özel hastane statüsünde bulunuyor. Bu hastanelerin 164’ü İstanbul’da yer alıyor. Ülkedeki toplam hasta yataklarının yaklaşık yüzde 20,3’ü özel sektöre ait. Özel hastanelerdeki toplam yatak sayısı ise 55 bin civarında. Yönetmeliğe göre Sağlık Bakanlığı her yıl belirli sayıda sağlık hizmeti lisansı oluşturacak ve bunları ihaleye çıkaracak. Lisanslar en yüksek bedeli verenlere satılacak; devredilemeyecek, satılamayacak. Kullanılmayan lisanslar bakanlık tarafından geri alınarak yeniden ihaleye çıkarılacak. Ancak lisans tek başına hastane açma hakkı sağlamıyor; ayrıca ruhsat ve faaliyet izni alınması gerekiyor. Sibel BAHÇETEPE- Birgün
|
||
|
||
| Etiketler: SAĞLIKTA, TEKELLEŞME, BÜYÜYOR, |
|
|
||
|





